“ Değirmencilik sektörünün doğum yeri Gaziantep”

Değirmen Makine Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Selçuk Ataseven, “ Kurucumuz M. Enver Ataseven Avrupa’da üretilen makinelerin aynısını Türkiye’de üretti. Dolayısı ile Türkiye’de Değirmencilik sektörünün doğum yeri Gaziantep ve Değirmen Makinedir” dedi

“ Değirmencilik sektörünün doğum yeri Gaziantep”

Değirmen Makine Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Selçuk Ataseven, “1980 öncesi Avrupa’daki üreticiler, Türkiye’nin 70-80 yıl önünde idi; Teknoloji, bilgi, imkanlar vb. birçok konuda altyapıya sahiplerdi.  Kurucumuz M. Enver Ataseven her türlü olumsuzluğa rağmen Avrupa’da üretilen makinelerin bire bir aynısını Türkiye’de üretmeyi başarmıştır. Avrupalı üreticilerle aramızdaki mesafeyi iki üç yıl gibi kısa sürede yakalama imkanı yakalayarak dengeleri değiştirmiştir. Dolayısı ile Türkiye’de Değirmencilik sektörünün doğum yeri Gaziantep ve Değirmen Makinedir” dedi.

Değirmen Makine Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Selçuk Ataseven, “Sektörün öncülüğünü yapabilmek ve bu liderliği sürdürebilmek için yapmanız gereken en önemli konu başlıklarından biri Araştırma Geliştirme (Ar-GE) veya Ürün Geliştirme (Ür-Ge) bunları yapamıyorsanız sektör sizi dışlar” diyerek Ortadoğu Business’ın sorularını yanıtladı:

Değirmen Makine’nın kuruluşundan bu zamana kadar geçen süreci ile ilgili bilgi verir misiniz?

Değirmen Makine 1953 yılında kurulmuştur. Kuruluşundan bu tarafa birçok evre geçirerek bu günkü konumuna, yani içerisinde bulunduğumuz sektörü yönlendirebilen, yaptığı icraatlarla sözüne güvenilen Türkiye’nin en önemli firmalarından birisi olmayı başarmıştır. 1980 yılı sektör için yenilikler ile başladı. Bu ne anlama geliyor? Sektörümüz önceleri Ermeni ustalar tarafından yönlendirilirdi. Türk ustalara çırak muamelesi yapılır ve kimseye bir şey öğretmezlerdi. Bu durumu kabullenemeyen kurucumuz bir şeylerin yapılması gerekliliğine ve zamanının geldiğine karar vererek ahşaptan yapılan bu makineleri Türkiye’de ilk kez 1950 sonlarında metal olarak üretmeye başlamıştır ve bu doğuşun bir başlangıcı gibiydi. 1980 öncesi Avrupa’daki üreticiler, Türkiye’nin 70-80 yıl önünde idi; Teknoloji, bilgi, imkanlar vb. birçok konuda altyapıya sahiplerdi. Kurucumuz M. Enver Ataseven ikinci kez; aksiyon yapılmasına karar vererek her türlü olumsuzluğa rağmen şu anki adı ile “Tersine Mühendislik” denilen süreci başlatarak Avrupa’da üretilen makinelerin bire bir aynısını Türkiye’de üretmeyi başarmıştır.  Bu ikinci aksiyon Avrupalı üreticilerle aramızdaki mesafeyi iki üç yıl gibi kısa sürede yakalama imkanı vermiş ve dengeleri değiştirmiştir. Dolayısı ile Türkiye’de Değirmencilik sektörünün doğum yeri Gaziantep ve Değirmen Makinedir. Değirmen Makina “Buğday” un ve irmik fabrikaları, “Mısır” un ve irmik fabrikaları Bakliyat tasnif ve kalibrasyon tesisleri, Tohumluk buğday üretim tesisleri, Türk kahvesi üretim tesisleri, Baharat üretim tesisleri ve proje bazlı; buğdaygiller familyası için özel projelendirme yaparak tesislerin kurulumunu yurtiçi ve yurtdışında kabul görmüş kalite belgeleriyle gerçekleştirmektedir. Özetle Değirmen Makine “Fabrika kuran fabrikadır.”   Türkiye’nin ve Dünya’nın birçok ülkesinde, gıda üretimi yapan firmaların makine ihtiyaçlarını karşılamaktadır. Bu güne kadar yurt içerisinde ve yurtdışında 450’nin üzerinde fabrika kurmuş ve sayısız makine imal etmiştir. Geniş ve kapsamlı makine parkuru, yanında yer alan eğitimli ve kalifiye operatörlerle, uzman mühendisler ve teknik kadrosuyla Türkiye’nin lider üreticisidir.

Üretim tesisiniz ile ilgili bilgi verir misiniz?

35.000 m² alanda 14.000 m² si kapalı alanı olan fabrikamızda 90’ın üzerinde çeşitli makineler üretilmektedir. Arz ve talebe göre birçoğu seri üretim şeklinde yürütülen bir imalat süreci devam etmektedir. Türkiye’de bu sektörün en büyük üreticilerinden birisi konumundayız. Teknolojiden söz edecek olursak birçok örnekler verebilirim fakat memleketimizde yaşanan bir örnek vermek isterim; bildiğiniz üzere Erhan Özmen beyin Gaziantep’teki fabrikası Özmen un çok yakın bir tarihte kuruldu. Erhan beylerin tercihi Avrupalı işi iyi bilen ve konuya hakim bir firma oldu. Önemli makineler Almanya’dan getirtildi. Alman bilgi ve teknolojisi ile alt yapısı hazırlandı. Bu firmaya partner olarak da biz tercih edildik. Fabrikanın kalan makine, teçhizat, aksam, montaj ve un üretiminden sonraki parça sistemleri ve paketleme bölümlerinin projeleri tarafımızdan gerçekleştirildi. Erhan Bey benim çok sevdiğim işine hakim başarılı iyi bir iş adamıdır. Fabrika kurulumunda bizi partner olarak seçtiği içinde kendisine bu vesile ile teşekkür ederim. Bize sipariş vermeye geldiklerinde Almanların projelerinde bazı hatalar olduğunu dile getirdim. “Bana senden ne isteniyorsa sen onu yap” Almanlarla sorun yaşamayalım diye bir cevap verdi. Üç dört kez aynı konuları farklı tarihlerde konuştuk ve biz ajandamıza konuştuklarımızı yapılması gerekenleri not aldık. Hatta bir defasında “Sen Almanlardan iyimi biliyorsun” diye fırça attı. Bende “Daha iyi bilmiyorum ama benimde bildiğim çok şey var” dedim. Fabrika kuruldu. Almanlar fabrikayı teslim etti ve döndü.  Erhan beyle toplantı yaparken fabrikanın 450 ton kapasitenin 480 - 490 tonlara çıkarabileceğimizi söylememiz üzere, Erhan bey onay verdi ve yaptığımız iyileştirme çalışmaları ile 550 – 560 tonlara kadar kapasitesini yükselttik.  Kalitede en ufak bir değişiklik olmamak kaydıyla, küçük dokunuşlarla bu başarı yakalandı. Bizim başarımız; uzun yılların verdiği yaşanan tecrübeler, konuya bakış açımız, konu üzerinde taviz vermeden ciddiyetle tüm yönlerini araştırmamız, alt yapımız ve kadromuzdan kaynaklıdır.

Üretimleriniz ve yeni ürünleriniz hakkında bilgi verir misiniz?

90’ın üzerinde çeşitli makineler seri olarak üretilmektedir. Ürettiğimiz makineler birçok değişik sektörlerinde ihtiyacına cevap verebilecek alt yapıya sahiptir.  Üretimi yapılan makinelerin çeşitli çalışma teknikleri vardır; Özetle; eleme teknikleri “kalibrasyon” boyutlandırma ve özgül ağırlıklarından dolayı hava akışkanları ile ayrıştırma teknikleri çokça kullanılmaktadır.  Bu tekniklerle makinelere küçük dokunuşlarla değişik sektörlere uygun makineleri üretmek mümkündür. Sektörün öncülüğünü yapabilmek ve bu liderliği sürdüre bilmek için yapmanız gereken en önemli konu başlıklarından biri Ar-Ge veya Ür-Ge bunları yapamıyorsanız sektör sizi dışlar.  Biz bu liderliğimizi devam ettirebilmek için yurtiçi ve yurtdışında yoğun bir şekilde çalışmalar yürütüyoruz. Öncelikle sektörü mümkün olduğunca yakından takip etmeye odaklanıyoruz, yenilikler ve gelişmeler her yönü ile ele alınıyor ve değerlendiriliyor. Sonuç olarak bu gelişmeleri, Türk Değirmencilik sektörüne kazandırmanın yolunu buluyoruz ve her yıl en az üç dört yeni Türkiye’de üretilmeyen makinelerin üretimini gerçekleştiriyoruz. Ürettiğimiz makineleri öncelikle bünyemizde kurulu bulunan tesislerde deneme ve test çalışmaları yapıldıktan sonra nihai üretim sürecine katıyoruz. Yapmış olduğumuz Ar-Ge ve Ür-Ge çalışmalarında zaman zaman yurtiçi ve yurtdışındaki kurum ve kuruluşlarla istişare ederek üretiyoruz.  Şu anda Hasan Kalyoncu Üniversitesi ile ortak yürütülen projelerimiz var.  2020 yılında yeni projeler ve yazılımların da yer aldığı projelerimizi gerçekleştireceğiz.   Örneğin; 2017 yılında ABD’de bir üniversitede yaptığımız Ar-Ge çalışmalarında Mısır’ın cörm “yağlı” bölümünün ayrıştırılması ile ilgili bir makine üretip Türkiye’ye getirdik. Şu an da seri üretimini yapıyoruz.

İhracatınız var mı?  Var ise hangi Ülkeler?  İhracat biriminizin faaliyetleri neler?

Bu kadar üretim yaptıktan sonra mutlaka ihracat yapmamız gerekiyor. Bizdeki süreç sürdürülebilir değildir. Mesela tekstil ürünleri sürekli aynı alıcıya gönderile bilinir yıllarca bu şekilde çalışılabilirsin. Biz talebe göre fabrika kurar, kurulan tesisi istenilen spektlerde çalıştırır teslim eder ve işi bitiririz. Sonraki süreçlerde yedek parça ihtiyaçları karşılanır. Bu nedenle devamlı suretle yeni ülkeler ve yeni yüzlere ihtiyacımız olur.

 

Sektörünüzde sorun var mı? Sizce çözüm önerileri neler? 

Sektörde sorun yoksa demek ki o sektör çalışmıyordur.  Sorunsuz sektör olmaz. Her sektörün yüzlerce sorunu vardır. Önemli olan bu sorunları minimuma indirmektir. Makine sektörü uzun yıllardan beri ihmal edilerek vagon, etki alanındaki sektörler lokomotif olarak değerlendirilirdi. Bu yanlış algı son zamanlarda değişti makine sektörünün lokomotif, stratejik önemi olan sektörler klasmanında olduğunun farkına varıldı ve sektör büyük bir ilerleme kaydetti.  Konu ile ilgili başta Sanayi Bakanlığının ve Eximbank gibi kurumların çeşitli destekleri var. Fakat bu yeterli değil. Gelişmiş ülkelerde ihracatın %25 e yakınını makine sektörü karşıladığını görürüz. Türkiye’de ise bu durum %10 seviyeleri civarında görünüyor. Bu durumu lehimize çevirmek için birçok yol var. Örneğin; öncelikle stratejik önemli sektörler tespit edilerek sektör temsilcilerini bakanlık düzeyinde temsil edilebilmesi için gurupların oluşturulması sağlanmalıdır. Sektör temsilcilerinin bir telefonla ulaşabileceği komisyonlar kurularak, komisyon başkanlığını sektöre yakın ve ilgili müsteşarlar yapmalıdır.  Sektör temsilcilerinin kendi sektörleri ile ilgili konuları rahatlıkla dile getirebileceği ve kısa sürede çözüme kavuşturabileceği ortamların sağlanması gerekir. Böyle bir durum karşısında, sektöre hizmet eden kişi ve kuruluşlar kendilerini öksüz uşak gibi görmez. Yurtdışında karşılaştığım iki örnekten söz etmek istiyorum; Birincisi İran’dan sanayi bölgesinde fabrika ziyaretleri yaptığım esnada yanımıza gelen siyah takım elbiseli iri yapılı bir adam bölgenin dayısı gibi geziyordu. Bende ilk gördüğümde yanımdaki adamlarıma bu mekan sahibimi dedim.  Cevap İranlı fabrika sahibinden geldi. “Bu devletin adamı bundan habersiz bu bölgede kuş uçmaz. Devletle aramızdaki tüm sorunları bu adam vasıtası ile çözeriz. Her bölgede buna benzer görevliler var” dedi. İkincisi; Rusya’dayım bir iş görüşmesi için yaklaşık iki buçuk saat süren bir toplantı halindeyiz. Ruslar müsaade istedi ve görüşmeye gelen bir başka gurubun yanına gidip geleceklerini söylediler. Bizim ekipteki arkadaşlarım bana bu iş tamam bu fabrikayı sattık hayırlı olsun dediler.  Bende sevindim. Bir saat sonra Rus guruptan üç kişi geldi. Yüz ifadelerinden bir şeyler olduğu belli idi. Görüşmeye gelen gurubun İtalya’dan geldiğini ve işi onlara verdiklerin söyledi. Temsilcimiz neden diye tepki gösterdi. Yaptıkları açıklama; sizin fiyatınızdan daha pahalı idi, fakat yanlarında finansçılarını getirmişler üç yıl ödemesiz, üç yılın sonunda beş yılda ödeme seçeneğini önerine koymuşlar. Aklıma bir fıkra geldi ve Ruslara anlattım; İki kişi adamın birini dövüyormuş adam eli ile arkasını tutup ah arkam diye her tokatta tepki gösteriyormuş. Adamlar durmuş ve dayak attıkları adama biz senin yüzüne vuruyoruz neden ah arkam diye bağırıyorsun demişler. Dayak yiyen adam arkam olsaydı “dayım olsaydı” sizin hakkınızdan gelirim demiş. Ruslar önce anlamadı sonra yüzleri kızardı. Sayın Cumhurbaşkanımızın sürekli kullandığı bir sözü var; “Bir olalım iri olalım diri olalım”.  Bu sözü anlamak lazım; Birlik olalım, birlik olursak büyük bir güç oluruz. Lakin eğer bu birliğimiz sürekli olmazsa gücümüzü kaybederiz. Bu yüzden birliğimiz diri ve daim olsun.

Kalite konusunda düşünceleriniz neler? Kalite belgeleriniz var ise bilgi verir misiniz?

Üretim ve ihracat bir ülkenin olmazsa olmazı, fakat kalitede bir o kadar önemlidir. Bir ürün alırken Alman malı olduğunu öğrendiğin zaman akla ilk gelen kalite ve güvendir. Alman malı her zaman bir tık öndedir. Ama aynı ürün Çin malı olduğu zaman alıcı durup bir düşünür. Ben her zaman kaliteye ve kaliteliye değer veririm. Hani bir atasözü var; “ucuz mal alacak kadar zengin değilim” bu atasözü anlamak lazım.  Bazı müşterilerimin yaşadığı birçok sorunun kaynağı bu bakış açısı “ikisi de aynı, bu ucuz seninki pahalı” makine alırken cüssesine bakılmaz. Makine çalışıyor dönüyor diyorsan bu son derece yanlış bir değerlendirmedir.  “Makinenin içerisine giren ürünle çıkan ürünler analiz edilir” ve imkan varsa aynı analiz farklı firmalar tarafından üretilen makineler içinde yapılmalıdır. Farklı firmalar tarafından üretilen makine karşılaştırılmasında temizleme veya iş yapma oranları inanılmaz şekilde % 80 e kadar farklılık gösterebiliyor. İkisi de aynı zihniyete sahip olanlar sorun yaşıyorlar ve telafisi zor ve bir o kadarda maliyetli olması hatta verdikleri kararın yanlış olduğunu öğrendiklerinde yanlışlarını kabullenmeme gelenekleri dahi vardır. Ben Türk malı dendiğinde, Alman malı nasıl itibar görüyorsa bir o kadarda Türk malının iyi olması gereğine gönülden destek veririm.  Yıllardan beride her platformda önüne gelen ihracat yapmasın, yapılacak ihracat devlet kurumları ile denetlensin, ürünün arkasında duran iyi firmalar ihracat yapsın diye görüşlerimi paylaşırım. Kimsenin yaptığı ihracatla bir sorunum yok yanlış anlaşılmasın. Türk malı imajı için itibarımız için önemli olduğundan. İmalatını yaptığımız tüm makineler Avrupa standartlında yapılmaktadır ve gerekli olan tüm kalite belgelerine sahibiz. Ayrıca hammadde alırken kalite belgesi olmayan ürünleri kabul etmeyiz.  Üretim sürecinde kullanılan tüm malzemeler; Malzeme ve Metalurji Mühendisimiz tarafından onaylandığı takdirde alım gerçekleştirilir. Bir mühendisimiz sırf bu konu ile ilgili görevlendirilmiştir.

 

Ortadoğu Ülkelerindeki iç karışıklıklar ihracatınızı etkiledi mi?  Yeni pazar hedefleriniz nereler?

Yurtdışı pazarımız ağırlıklı olarak uzun yıllar başta Kazakistan ve Türki Cumhuriyetler idi, Suriye ile yakınlaştıktan sonra Ortadoğu pazarını oluşturmaya karar verdim.  Suriye’nin 29 Arap ülkesi ile serbest ticaret anlaşması olduğu için Halep’te ofis açtım.  Ayda üç dört kez gidip, oradan da diğer ülkelere geçerek ticaret yapıyorduk. Hatta Araplarla karşılıklı Sivil Toplum Kuruluşları kurarak karşılıklı ticaret yapabilmek için lobi çalışmaları yapıyorduk.  Arap paydaşlarımızla birlikte seminerler, fuarlar, ikili iş görüşmeleri ve ticaretin geliştirilmesi için istişare toplantıları organize ediyorduk. Gaziantep dede Türk Arap İş Adamları adı altında bir dernek kurduk. Bir genel merkez iki şube olarak bu süreci devam ettiriyordum. Suriye ile yaşanan olumsuzluklar neticesinde yaptığımız emeklerin tamamı boşa gitti. Ticaret yapamaz olduk. Yaptığımız ihracat bedellerini dahi alamadık. Her şeyden önce bizim için “Ülke Menfaatlerimiz önemli”, bu nedenle “durmak yok yola devam” söylemiyle dikkatimizi Rusya ve çevresindeki bölgelere verdik.  Rusya pazarındaki alt yapımızı daha sağlam hale getirmek için çalışmalarımız devem ediyoruz. Bu konuda Rusya pazarını bilen ve pazarlama stratejisi üst düzey olan bir Rus vatandaşını bünyemize kattık ve bu başlangıç inşallah arkası gelecek.

Son olarak eklemek istediğiniz konu var mı? 

Makine İmalatçıları Birliği (MİB) dört dönem ve üç başkanla çalışma fırsatım oldu.  12 yıl kadar yönetim ve başkan vekilliği görevlerinde bulundum. Yönetim kurulumuz dahil hepsi de bir birinden kaliteli Türkiye’nin önde gelen kuruluşlarının başında yer alan çok değerli iş insanları idi. Bir tek ortak noktamız vardı, “Türkiye’nin Üretmesi ve İhracat yapmasına nasıl katkı sağlarız”. Makine üretimi yapacak müteşebbislerin önünü açmak, onlara destek olmak, istihdamı artırmak, katma değer sağlamak, üretilen makinelerin yazılımlarla desteklenmesi ve makine değerlerinin dünya standartlarında satılmasını sağlama gibi konu başlıkları için görev yapıyorlardı. Bu arkadaşlarımızın tamamı tek bir kuruş menfaat sağlamadan ülke için bu işleri yapıyorlardı. Ben de birçok STK’da görev yaptım. Ama MİB’ de yaşadıklarım ve tecrübelerim çok farklıydı. Kendi sektörümüze nasıl yansıtırız diye hep arayış içerisinde oldum. MİB ve Değirmen üreticilerini bir araya getirip daha büyük bir aile olmak için başkanlarımızın da uygun görmesi ve katılımları ile çeşitli toplantılar organize ettim. Ne yazık ki bir araya getiremedik.  Sektörü bir arada tutabilecek oluşum içinde sürekli çalışıyorduk. 8 -9 yıl önce sektörü bir araya toplayabilmek için değişen Dünya şartları piyasa ekonomisi, rekabet ve ekonomik koşulları ile birlikte mücadele edebilmek adına dernek kurmamız gerekliliğini tüm sektörle paylaşmamıza anlatmamıza rağmen ancak 2017 yılında sektörü bir araya getirmeyi başardık. Bu güne gelindiğinde Milli Eğitim Bakanlığı ile ortak yürüttüğümüz proje kapsamında, nitelikli eleman yetiştirmek, sektörün ihtiyaçlarını karşılamak, iş garantisi ve üyelerimizin katkıları ile burslar vererek Gaziantep, Çorum ve Konya’da derslikler açılmasını ders programlarının tarafımızdan hazırlanarak öğrencilerimizin yetiştirilmesine katkı sağlamaya çalışıyoruz. Fakat üzülerek söylemek istiyorum; 2020 yeni bir yıla girdik ve Ankara’da yürüttüğümüz lobi çalışmalarında görüştüğümüz Bakanlık yetkilileri, üst düzey yöneticilerimiz, büyüklerimiz ve amirlerimizin bizim sektörden haberleri yok. Değirmen Makineleri imalatı yapıyoruz dediğimizde bize söyledikleri tebessümlü bir cevap “Hollanda’daki yel değirmenlerinden mi” diyorlar. T.C. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), Sanayi ve Hizmet istatistik verileri, Türkiye İhracatçı Birlikleri (TİM) gibi kurumlardan alınan veriler doğrultusunda Değirmen ve Sektör Makineleri Derneği (DESMÜD) tarafından toparlanan rapor da Sektörümüzün; İhracat girdisi yok denecek kadar az.  Yerlilik oranı %92. Türkiye’de ihracatın kilogram değeri 1,5 dolar civarıyken değirmen sektörün 16 dolar ihracat kilogram değeri olduğu. 140 civarı ülkeye ihracat yapan bir sektör ve iki milyar dolar üzerinde ihracat yaptığını öğrendiklerinde göz ardı edilmiş olan değirmencilik sektörü için neler yapabiliriz diyorlar.

 

 

MEHMET SELÇUK ATASEVEN, BOARD CHAIRMAN OF DEGIRMEN MACHINE:

“THE BIRTH PLACE OF MILLING INDUSTRY IS GAZIANTEP”

Mehmet Selçuk Ataseven, board chairman of Degirmen Machine, stated that “The producers in Europe before 1980 were ahead of Turkey as many as 70 – 80 years. They had infrastructure in many areas such as technology, information, facilities, and etc. Despite all the difficulties, our founder, M. Enver Ataseven, succeeded in generating the same machines, manufactured in Europe, in Turkey. He changed the balances by capturing the distance between us and European producers in two to three years. Therefore, the birthplace of the milling industry in Turkey is Gaziantep, and it is Degirmen Machine.”

Mentioning that “Research and Development (R & D) or Product Development (P & D) is one of the most important topics you need to do in order to lead the sector and maintain this leadership. If you cannot do these, the sector excludes you”, Mehmet Selçuk Ataseven, Board Chairman of Degirmen Machine, answered the questions of Ortadogu Business:

Could you give us some information about the process of Degirmen Machine from its establishment to this time?

Degirmen Machine was established in 1953. Passing this way through many stages since its establishment, it has managed to become one of the most important businesses in Turkey. 1980 began with innovations for the sector. What does it mean? Previously, our sector was led by Armenian craftsmen. Turkish masters were treated as apprentices and did not teach anyone anything. Our founder did not accepted this situation, and deciding that it was time to manufacture these wooden machines in Turkey, he started to produce these machines as the metal for the first time in the late 1950's in Turkey. The producers in Europe before 1980 were ahead of Turkey as many as 70 – 80 years. They had infrastructure in many areas such as technology, information, facilities, and etc. Despite all the difficulties, our founder, M. Enver Ataseven, succeeded in generating the same machines, manufactured in Europe, in Turkey by starting the process called as “Reverse Engineering” at present time. He changed the balances by capturing the distance between us and European producers in two to three years. Therefore, the birthplace of the milling industry in Turkey is Gaziantep, and it is Degirmen Machine. Degirmen Machine realizes the installation of the facilities with the quality certificates accepted both in Turkey and abroad by generating such special projects as “Wheat” flour and semolina factories, “Corn” flour and semolina factories, pulses sorting and calibration facilities, seed wheat production facilities, Turkish coffee production facilities, spice production facilities and project-based wheat family for special projects. To sum up, Degirmen Machine is “a factory that establishes factories”. Our company meets the needs of food production machines of the firms in Turkey and in many countries. To this day, it has established more than 450 factories in Turkey and abroad and manufactured numerous machines. It is Turkey's leading manufacturer with specialized engineers and technical staff, a broad and comprehensive machine park, and its trained and qualified operators.

Can you give us information about your production facility?

More than 90 different machines are produced in our factory which has 35.000 m² area with 14.000 m² closed area. According to the supply and demand, a manufacturing process, many of which are carried out in mass production, continues. We are the one of the largest manufacturers in this sector in Turkey. I can give many examples if we talk about technology, but I want to give an example in our country. As you know, the factory of Mr. Erhan Ozmen in Gaziantep, Ozmen Flour, was founded very recently. Mr. Erhan's preference was a firm that knew the European business well and dominated the issue. Important machines were brought from Germany. Infrastructure was prepared with German knowledge and technology. We were preferred as partners to this company. After the production of the remaining machinery, equipment, components, assembly and flour of the factory, the projects of parts systems and packaging departments were realized by us. Mr. Erhan is a successful businessman who dominates his job. I would like to take this opportunity to thank him for choosing us as a partner in the factory installation. When they came to order us, I stated that the Germans had some mistakes in their projects. He replied me that “Do what you are asked, and I do not want any problems with Germans”. Three or four times, we talked about the same topics on different dates, and we took notes of what we talked about in our agenda. In fact, he got angry with me by saying that “Do you know better than the Germans?”. I said, “I don't know better, but I know a lot.” The factory was established. The Germans completed the factory and returned bck. While we were meeting with Mr. Erhan, Mr. Erhan gave approval, and we increased the capacity up to 550-560 tons with our improvement works. This success was achieved with small touches provided that there was no slight change in quality. Our success is due to our many years of experience, our perspective on the subject, our serious research on all aspects without making concessions on the subject, our infrastructure and our staff.

 

Can you give information about your productions and new products?

More than 90 various machines are produced in series. The machines we produce have the infrastructure to meet the needs of many different sectors. The manufactured machines have various working techniques. In summary, the screening techniques, “calibration” sizing, and specific gravity separation techniques are widely used. With these techniques, it is possible to produce machines suitable for different sectors with small touches to the machines. One of the most important topics you need to do in order to lead the sector and know this leadership is R & D or P & D. If you cannot do this, the sector excludes you. In order to maintain this leadership, we are working extensively at home and abroad. First of all, we focus on following the sector as closely as possible, and innovations and developments are handled and evaluated in every aspect. As a result of these developments, we find the way to give the Turkish milling industry, and we carry out the production of at least three to four new non-produced machine in Turkey every year. First of all, we add the machines we produce to the final production process after the trial and test works are carried out in the facilities established within our structure. We produce R & D and productions in consultation with domestic and international institutions and organizations from time to time. Currently, we have joint projects with Hasan Kalyoncu University. In 2020, we will realize our projects including new projects and software. For example, in the R & D work we do at a university in the United States in 2017, we produced a machine separating the “oily” part of the corn, and we brought it to Turkey. Now, we are doing mass production.

Do you have any exports? If yes, which countries? What are the activities of your export unit?

After doing so much production, we must export. Our process is not sustainable. For example, textile products can be sent to the same buyer for years. We set up a factory according to demand, operate the facility in the desired specs, deliver and finish the job. Spare parts are met in the following processes. For this reason, we constantly need new countries and new faces.

Are there any problems in your sector? What do you think about the solutions for these problems?

If there is no problem in the sector, then that sector is not working. Each sector has its own problems. Each sector has hundreds of problems. The important thing is to minimize these problems. The machinery sector had been neglected for many years and the sectors in the wagon and impact area were considered as locomotives. This misconception has recently been realized that the machinery sector is in the rank of locomotive, strategically important sectors, and the industry has made great progress. The Ministry of Industry and institutions such as Eximbank have various supports. But, that's not enough. In developed countries, we see that almost 25% of exports meet the machinery sector. In Turkey, this situation looks around 10% levels. There are many ways to turn this in our favor. For example; firstly, strategic important sectors should be identified and groups should be established in order to represent sector representatives at ministerial level. Commissions should be established by sector representatives and they should be chaired by the undersecretaries close to the sector. Environments in which sector representatives can easily raise issues related to their own sectors and resolve them in a short time should be provided. In the face of such a situation, people and organizations that serve the sector do not see themselves as orphans. I want to talk about two examples I have encountered abroad. First, when I visited the factory in the industrial zone from Iran, a large man in a black suit was walking around like an uncle of the region. When I first saw him, I asked my men who this man is in this place. The answer came from the Iranian factory owner. He said that “This is the man of the state. Unaware of this, the bird does not fly in this region. We solve all the problems between us and the state through this man. There are officers like this in every region.” Secondly, I am in Russia and we are in a meeting that lasts about two and a half hours for a job interview. The Russians asked for permission and said that they would go to another group to come to the meeting. My colleagues in our team told me this business is ok we sold this factory, get better. I am happy too. An hour later, three people from the Russian group arrived. It was obvious that there was something from his facial expressions. He said that the group who came to the meeting came from Italy and they gave the job to them. Our representative reacted why. Their explanation; it was more expensive than your price, but they brought their financiers with the option of grace for three years and the option to pay in five years at the end of three years. I came up with a joke and I told the Russians. Two people beating one of the man holding the back of the man with his hand, oh back my back to each slap reacts. The men stopped and told the man they were beating, we hit you in the face, why are you shouting oh my back? The beating man said that if I had a back, “if I had an uncle”, I would come from you. The Russians did not understand first, then their faces flushed. The President of the Republic has a word that he uses constantly; "Let's be one, be big, be alive". We need to understand this promise. Let's be unity, if we are unity, we will be a great power. But if this unit doesn't persist, we lose power. Therefore, our unit is alive and well.

 

What do you think about quality? Can you provide information if you have quality certificates?

Production and export are the sine qua non of a country, but quality is as important as it is. When you learn that a product is made in Germany, the first thing that comes to mind is quality and trust. German goods are always one click ahead. But when the same product is made in China, the buyer stops and thinks. I always value quality and qualified. There is a proverb “I am not rich enough to buy cheap goods”. The source of many of the problems some of my customers are experiencing is this perspective – “both of which are the same, this is cheap, but yours is expensive” looking at the size of the machine. This is an extremely wrong assessment if you say the machine turns running. “Products entering into the machine are analyzed with the products, if possible, the same analysis should be performed in machines produced by different companies.” Comparing the machines produced by different companies, the cleaning or doing rates can be amazingly different by up to 80%. Both of them have the same mentality and they have problems and are difficult to compensate and costly, and even when they learn that their decision is wrong, they even have a tradition of not accepting their mistakes. When I think of Turkish goods, I support the necessity of good Turkish goods as much as the German goods are respected. I share my views so as not to make any export coming in front of each platform since the years, to be audited with the export state institutions, the good companies standing behind the product should export. Nobody has a problem with his export. Because it is important for our reputation for the image of Turkish goods. All the machines we manufacture are made according to European standards and we have all necessary quality certificates. We also do not accept products without quality certificate when buying raw materials. If all materials used in the production process are approved by our Material and Metallurgical Engineer, the purchase is made. One of our engineers has been assigned only to this subject.

Did the domestic turmoil in the Middle East countries affect your exports? Where are your new market goals?

Our overseas market was predominantly Kazakhstan and Turkic Republics for many years. After getting closer with Syria, I decided to create the Middle East market. Since Syria has a free trade agreement with 29 Arab countries, I opened an office in Aleppo. We went three or four times a month and then went to other countries to trade. We were even lobbying to establish mutual non-governmental organizations with Arabs. Together with our Arab stakeholders, we were organizing seminars, fairs, bilateral business meetings and consultations for trade promotion. We established an association under the name of Grandfather of Turkish Arab Businessmen in Gaziantep. As a headquarters and two branches I was continuing this process. As a result of the negativity with Syria, all of our efforts went to waste. We can't trade. We didn't even get the export prices we made. First of all, for us, “Our country's interests are important”, so we have paid attention to Russia and the surrounding regions with the discourse of not stopping. We are continuing our efforts to make our infrastructure in the Russian market more robust. In this regard, we have incorporated a Russian citizen who knows the Russian market and has a high level of marketing strategy.

Finally, is there anything you want to add?

I had the opportunity to work with three presidents for four terms in the Machine Manufacturers Association (MMA). I have served as executive and vice president for 12 years. Our board of directors was also located, including all the valuable work of people at the beginning of Turkey's leading provider of quality from one another. We had only one common point, "How do we ensure Turkey's contribution to making Producing and Exporting". They were working on topics such as opening the way for entrepreneurs to produce machinery, supporting them, increasing employment, providing added value, supporting the produced machines with software and ensuring that machine values ​​are sold at world standards. All of our friends were doing these things for the country without a single penny. I also worked in many NGOs. But my experiences and experiences at MMA were very different. I have always been in search of how to reflect on our own sector. I organized various meetings with the participation of our presidents and the participation of the MMA and Mill producers to become a larger family. Unfortunately, we couldn't put it together. We were constantly working in the formation that could keep the sector together. 8 -9 years ago to gather the sector together to meet the changing world conditions, market economy, competition and economic conditions to share the need to establish an association in order to fight with the entire sector, but we managed to bring the sector together in 2017. As of today, we are working together with the Ministry of National Education to train qualified personnel, meet the needs of the sector, provides job scholarships and scholarships with the contributions of our members. But I regret to say; we have entered a new year in 2020 and the Ministry officials, senior executives, elders and superiors we interviewed in our lobbying activities in Ankara have no news about our sector. When we say that we are manufacturing Milling Machines, they say “Is it one of the windmills in the Netherlands?”. Export input of our sector is almost non-existent. The native rate is 92%. They are exporting to about 140 countries and they export more than two billion dollars. They say what we can do for the milling sector which was ignored.

 

السيد محمد سلجوق اتاسفن، رئيس مجلس إدارة شركة دغيرمان للماكينات:

 

إن مكان ولادة قطاع ماكينات الطحن هو مدينة غازي عنتاب"

 

السيد محمد سلجوق اتاسفن، رئيس مجلس إدارة شركة دغيرمان للماكينات تحدث عن قطاع ماكينات الطحن بقوله:" إن المنتجين في أوروبا وقبل عام 1980، كانوا قبل تركيا بـ 70-80 عاما وكان متوفرا لهك كل الامكانيات من العلوم والتكنولوجيا وغيرهها من الامكانيات والنبية التحتية، وإن المؤسس لدينا السيد محمد انور اتاسفن وبالرغم من قلة الامكانيات تمكن من إنتاج الماكينة الطبق الاصل الموجودة في اوروبا في تركيا. وتمكن وخلال سنتين وثلاثة سنوات من تقليل الفارق بيننا وبين الماكينات المنتجة في اوروبا مغيرا بذلك التوازنات وبالتالي يمكننا القول بان مكان ولادة قطاع ماكينات الطحن هو مدينة غازي عنتاب."

 

قام السيد محمد سلجوق اتاسفن وفي حواره من مجلتنا، مجلة الشرق الاوسط للاعمال قائلا:" إن من بين اهم الاعمال الواجب القيام به في قطاعنا هو اعمال البحث والتطوير وتطوير المنتجات لدينا وإلا سيتم اخراجنا وإبعادنا عن السوق." ومجيبا على اسئلتنا بالاجوبة الأتية.

 

هل بإمكانكم إعطاءنا معلومات حول الفترات التي مرت بها شركة دغيرمان للماكينات منذ تأسيسهوحتى يومنا هذا؟

 

إن شركة دغيرمان للماكينات تأسس في عام 1953، وخاض العديد من التطورات والتغييرات ووصل في يومنا هذا إلى مرحلة إمكانية تحكمها بالقطاع ونجحت في ان تكون من بين اكثر الشركات التي نالت الثقة في تركيا. وفي عام 1980 عاشت الشركة تحولات كبيرة وجديدة في قطاعه وهذا يعني بأن الشركة ومن خلال فترة التطور وفي بداياته كان الفنيين الارمن هم المتحكمين بالعمل وكان العمال الاتراك لديهم يعاملون معاملة العامل فقط وكان الوضع مرفوضا من قبل مؤسس شركتنا وفكر مليا القيام بتغييرات ما ومن ثم اخذ القرار بالعمل بنفسه وبدأ بصنع الماكينة التي كانت في البداية تصنع من الخشب وفي عام 1950 تم تصنيعه ولاول مرة من المعدن وكان هذا بمثابة الولادة في قطاع ماكينات الطحن.

إن المنتجين في أوروبا وقبل عام 1980، كانوا قبل تركيا بـ 70-80 عاما وكان متوفرا لها كل الامكانيات من العلوم والتكنولوجيا وغيرهها من الامكانيات والنبية التحتية، وإن المؤسس لدينا السيد محمد انور اتاسفن وبالرغم من قلة الامكانيات تمكن من إنتاج الماكينة الطبق الاصل الموجودة في اوروبا في تركيا ومباشرا بمرحلة الهندسة المعروفة في يومنا هذا. . وتمكن وخلال سنتين وثلاثة سنوات من تقليل الفارق بيننا وبين الماكينات المنتجة في اوروبا مغيرا بذلك التوازنات وبالتالي يمكننا القول بان مكان ولادة قطاع ماكينات الطحن هو مدينة غازي عنتاب وشركة دغيرمان للماكينات، وشركة دغيرمان ماكينة تقوم بتنفيذ المشاريع وتأسيس مصانع لطحن القمح وطحن الذرة للحصول وإنتاج الدقيق والسميد وتاسيس مشاريع في مجال طحن المحاصيل القمحية وتأسيس مشاريع خاصة داخل وخارج البلد مع شهادات الجودة العالمية وبالمختصر شركة دغيرمان للماكينات تأسس وتنفذ المصانع في تركيا وعلى مستوى العالم وتأمين كافة الاحتياجات من الماكينات للمصانع التي تنتج المواد الغذائية وشركتنا قامت بغنشاء وتأسيس 450 مصنع داخل وخارج البلد ومنتجة بنفس الوقت العديد من الماكينات ولدينا تشكيلة واسعة من الماكينات مع اليد العاملة الخبيرة والآخذة للدوارت التعليمية ومع المهندسين المختصين في هذا المجال محتلين صدارة الانتاج في تركيا.

 

هل بإمكانكم تقديم معلومات حول المنشأة والشركة لديكم؟

إن مساحة المنشأة لدينا تبلغ 35.000 متر مربع حيث 14.000 متر مربع عبارة عن مساحة مغلقة وتنتج اكثر من 90 ماكينة متنوعة وتقوم بالإنتاج حسب العرض والطلب في السوق، ونحن من الاوائل بين المنتجين في هذا القطاع وعند الحديث عن التكنولوجيا في الإنتاج يمكنني إعطاؤكم العديد من الامثلة ولكني اود الحديث عن مثال عشناه في البلد: كما تعلمون بأن السيد ارهان اوزمان قام بتأسيس مصنعه في غازي غنتاب تحت اسم اوزمان للطحين ومن فترة ليست ببعيدة. وكان خيار السيد ارهان شركة اجنبية اوروبية تعمل ولديها الخبرة في هذا المجال. وقام بجلب الماكينات المهمة من المانيا وقام بتجهيز البنية التحتية وفق الخبرة والتكنولوجيا الالمانية وهذه الشركة قامت بإختيارنا كشريك لها في العمل وقمنا نحن كشركة بمونتاج وتركيب باقي القطع والماكينات مع ماكينات التعليب والامبلاج مع باقي كافة الاقسام والتجهيزات وقطع الغيار، والسيد ارهان هو من بين الاصدقاء المقربين لدينا وهو من رجال الاعمال وله باع طويل وخبرة في مجال عمله، واقدم بالمناسبة هذه الشكر له بقبوله اختياره لنا كشريك في العمل، وعندما اتوا الالمان لعندنا واطلاعنا على المشروع لديهم بلغناهم بوجود بعض الاخطاء في المشروع لديهم، وقال لي:" قم بما هو مطلوب منك فقط ولا نريد ان نعيش اية مشاكل مع الالمان."

وقمت بالحديث معه حول نفس الموضوع عدة مرات وبتواريخ مختلفة ونحن قمنا بأخذ جدول اعمالنا وماهو مطلوب مننا وحتى في مرة من المرات قال لي:" هل تعرف انت اكثر من الالمان ." واجتبه:" انا لااعرف وللكنني ذو خبرة ولدي علم في هذا المجال." والالمان قاموا بتسليم المصنع وعادوا، وفي احد الاجتماعات مع السيد ارهان اعلمته بإننا يمكننا رفع طاقة الانتاج من 450 طن إلى 480-490 طن وهو بدوره اعطى الموافقة وبالفعل وبفضل التحسينات التي عملناها على الماكينات رفعنا طاقة الانتاج إلى 550-560 طن ولم يحدث اية تغييرات في جودة الانتاج ابدا وبلمسات طفيفة نجحنا في رفع طاقة الانتاج وسر نجاحنا هذا هو خبرتنا الممتدة لسنوات عدة في هذا المجال ووجهات نظرنا للموضوع وبفضل الخبرات والفنيين الموجودين لدينا.

 

 

هل بإمكانكم الحديث عن الانتاج والمنتجات الجديدة لديكم؟

لدينا انتاج متسلسل لاكثر من 90 ماكينة والماكينات هذه يقدم الحلول لمتطلبات الانتاج في العديد من القطاعات والماكينات التي نصنعها لديها العديد وبفضل التقنيات الموجودة فيها تقدم العديد من الحلول، وبالمتخصر نقوم بإستخدام تقنيات المعايرة والاحجام والاوزان النوعية وتدفق الهواء في عمليات الفرز. وبفضل وضع لمسات طفيفة يمكن للماكينة العمل وفق تقنيات مختلفة في العديد الإنتاجات. إن ومن اجل المحافظة على كوننا من بين الاوائل في قطاعنا يتوجب علينا الاهتمام بموضوع ومشاريع البحث والتطوير وتطوير تقنيات الانتاج وإلا فإن القطاع سيقوم بإبعادك تلقائيا ونحن نقوم في هذا المجال بالعديد من الاعمال والمشاريع البحث والتطوير سواء داخل او خارج البلد ونقوم بمتابعة الامور هذه عن قرب ونقييم كافة الامور والتحديثات في القطاع لدينا من اجل المحافطة على الصدارة في قطاعنا وبالتالي نجد الطريق والحل في ادخال هذه التطويرات والتحديثات في قطاع إنتاج ماكينات الطحن لدينا في تركيا، ونقوم في السنة الواحدة بإنتاج 3 إلى 4 ماكينات غير منتجة في تركيا، ونقوم بتجربة الماكينات في المنشات لدينا وبعدها نقوم بالانتاج المتسلسل لهذه الماكينات ونقوم بالاستشارة في نفس الوقت مع مؤسسات داخل او خارج البلد من اجل اعمال البحث والتطوير وتطوير الانتاج ولدينا نحن الان مشاريع مشتركة مع جامعة حسن قاليونجي وسنقوم بتنفيذ مشاريع عدة مع تطوير برامج في عام 2020، وكمثال قمنا في عام 2017 وبالتعاون مع جامعة امريكية باعمال البحث والتطوير وكنتيجة لهذه الاعمال تمكنا من ايجاد ماكينة تقوم بفرز القسم الزيتي في الذرة وقمنا بجلب الماكينة إلى تركيا ونحن الان نقوم بالإنتاج المتسلسل لهذه الماكينة.

 

هل لديكم تصدير؟ إن وجد لاي دول تصدرون؟وماهي فعاليات قسم التصدير لديكم؟

بعد قيامنا بالإنتاج وبالكميات هذه طبعا نحن بحاجة إلى تصدير لهذه الماكينات، والفترة لدينا ليست مستمرة أي ومثلا قطاع المنسوجات يكون هناك متابعة دائما وبنفس الآلية ولعدة سنوات بينما نحن نعمل وفق الطلب حيث نقوم بتأسيس المصانع ونقوم بتشغيل المصنع وفق المواصفات المطلوبة لها ونسلمها وننهي العمل وفي الفترة التي تليها نقوم فقط بتأمين قطع الغيار وبالتالي نحن بحاجة وبشكل متواصل إلى دول جديدة وإلى وجوه جديدة.

 

 

هل هناك اية مشاكل في قطاعكم؟ وماهي الحلول المقترحة من قبلكم لهذه المشاكل؟

في حال عدم وجود مشاكل في قطاع ما يعني أن هذا القطاع لا يعمل. ولا يوجد قطاع من دون مشاكل وهناك المئات من المشاكل للقطاعات المختلفة والمهم في هذا هو جعل هذه المشاكل في حدوده الدنيا، وإن قطاع الماكينات لقت الاهمال للعديد من السنوات وتم تقييم المقطورات كقاطرة في القطاعات العديدة وهذا الغلط في التقييم هذا تغيير في الفترة الاخيرة وتم تغيير المفهوم حيث تم اعادة النظر لقطاع الماكينات كقاطرة في قطاعه وتم اكسابه الاهمية الاستراتيجية له وتم انجاز العديد من التطورات في القطاع وهنا لا بد من ذكر الدور الذي لعبه وزارة الصناعة وبنك الاكزيم في هذا المجال ولكن هذا غير كافي وفي الدول المتطورة نلاحظ أن نسبة 25% من الصادرات لديها يشكله الماكينات وفي تركيا هذه النسبة بلغت فقط 10% وهناك العديد من الطرق للإستفادة من هذه النقطة وجعلها لصالحنا وكمثال على ذلك: يجب القيام في البداية تحديد القطاعات الصناعية الاستيراتيجية وبعدها تشكيل مجموعة او هيئات من هذه القطاعات للتمثيل لدى الوزارة وتكوين لجان التواصل مع هذه الهيئات وبهاتف واحد يمكنهم الاتصال والتواصل مع هذه الهيئات وهذه اللجنة عليها تقديم الدعم والمشورة لهذه الهيئات وبالمقابل يمكن للهيئات الممثلة للقطاعات إيصال المشاكل والصعوبات لديها بكل اريحية والعمل على إيجاد الحلول في اقرب وقت للصعوبات التي تواجهها قطاع ما وبالتالي يحس القطاع والشخصيات العاملة في القطاع والمؤسسات ايضا بالرعاية والاهتمام من قبل الدولة ولا تشعر بانها مهملة من قبل الاطراف المعنية.

واود التحدث عن حادثتين عشتها في خارج البلد: اولها عندما كنت اقوم بزيارة المصانع في ايران في المنطقة الصناعية اتى إلينا شخص بلباسه الرسمي ويتصرف وكانه صاحب ومالك المنطقة الصناعية وعندما رأيته قلت للذين كانوا معي هل هذا الشخص هو مالك المكان واتى الجواب من صاحب المصنع الايراني حيث قال:" إنه رجل الدولة ومن دون علمه لا يطير طير في هذا المكان ونحن نقوم بحل كل مشاكلنا مع الدولة عبر هذا الشخص،وفي كل زاوية من المنطقة الصناعية يوجد اشخاص مرسلون من قبل الدولة.

والحادثة الثانية: عندما كنت في روسيا وكنا في اجتماع عمل استغرق ساعتين ونصف. وطلب مننا الروس الاذن بالإنصراف بحيث بلغونا بانهم سيجتمعون مع جماعة وسوف يعودون إلينا، واحد من الاصدقاء لدينا مع الكادر معنا قال لنا مبروك لقد اشترينا هذا المصنع وإنني كنت فرحا لهذا. وبعد ساعة واحدة اتى ثلاثة اشخاص من جماعة الروس وكان هلى وجهوهم حالة تشير إلى حدوث امر ما وتبين بعد ذلك إلى اللقاء الذي ذهبوا هم إليه كان من اجل اللقاء مع الايطاليين وهم قاموا بإعطاء المشروع لهم وبعدها قام ممثلنا برد فعل سائلا لماذا قمتم بفعل هكذا، حيث اجابوا بان عرض السعر لديهم اغلى من عرض السعر لديكم ولكن كان معهم الداعم المالي وبينوا بأنهم لن يطالبوننا بالدفع لمدة ثلاثة سنوات وبعد فترة ثلاثة سنوات سيتم عملية الدفع على خمس سنوات وهم قبلوا بذلك ووقتها تذكرت نكتة اخبرتهم عنها وهي انه كان هناك رجل تعرض للضرب من قبل شخصين حيث وضع الرجل كلتا يديه خلف ظهره وانهال الشخصين الاخرين بالضرب على وجهه والرجل صار يصيح اه ياظهري اه ياظهري فتوقفا الرجلين وسأله لماذا تصرخ ياظهري ونحن نضربك على وجهك فقال لوكان لي سند وخال قوي يسند ظهري لما كنت اليوم تنهالوا علي بالضرب، فلم يفهموا الروس النكتة في البداية بعد حين احمر وجههم من الخجل ولرئيس جمهوريتنا جملة يظل يترددها في كلم ناسبة وهي:" بوحدتنا يكون لنا القوة والمتانة." علينا ان نفهم هذا المعنى، عندما نكون موحدين نكون اقوياء ولكن عندما نكون متفرقين نخسر قوتنا لنا، ولهذا تمنى ان يكون وحدتنا وقوتنا دائما.

 

ماهي افكاركم حول الجودة؟ هل لديكم شهادات الجودة وماهي هذه الشهادات؟

إن الانتاج والتصدير من العناصر المهمة لاي دولة إلى جانب عنصر الجودة المهم ايضا، فعند شراء لقطعة ماكينة المانية يخطر ببالكم مباشرة عنصر الجودة والثقة حيث الماكينات الالمانية دائما في الامام ولكن نفس الماكينة عندما يكون صناعة صينية فيتوقف المشتري عن الشراء ببعض الوقت ويفكر مليا قبل الشراء وانا دائما اعطي الاهمية للجودة وكما هو معلوم لدينا يقال:" انا لست غنيا بما فيه الكفاية لكي اشتري مواد رخيصة." والكثيرمن المشاكل التي يعانيها الزبائن لدينا هو تطبيقهم هذه المقولة، حيث يتم القول ان كلا الماكنتين نفسها ولكن الماكينة التي لديك غالي بينما التي لدي رخيصة ولا يجب النظر إلى حجم الماكينة عند شراؤها وعند قولك إن الماكينة تدور وتعمل فهذا يهمني ولكن هذا المنطق مغلوط بل يجب القيام بتحليل جودة المنتج الداخل والخارج من الماكينة وحتى ان امكن ان يتم قياس الجودة للمنتج الداخل والخارج للماكينة التابعة لشركات اخرى ومن باب المقارنة بين الماكينات لشركات مختلفة حيث يبدي الفروقات في الماكينات من ناحية طربقة عملها ونتظيفها ومردوها الانتاجي حيث هناك فروقات تصل احيانا إلى 80% وبسبب الذهنية هذه يحصل حالات لا يمكن تلافيها في في اغلب الاحيان وحتى عند علمهم بالخطأ لا يتعرفون ولا يريدون تقبل خطأهم. وعند قولنا بأن المنتجات هي منتجات تركية اتمنى أن تلقي السمعة عن المنتجات التركية نفسها عند القول او الحديث عن منتج ما انه منتج الماني الصنع

وفي كل لقاء او اجتماع اتحدث عن موضوع بأن لا يقوم كل من سنحت له الفرصة بالقيام بالتصدير يجب ان يتم التصدير من خلال مراقبة الدولة على المنتجات والماكينة المصدرة بل الشركات التي تتكفل بمنتجاتها هي التي يجب ان تقوم بالتصدير واشاطر الكل هذه الفكرة في كل اجتماع، ولا اود ان يفهم كلامي هذا بشكل خاطىء فأنا لست ضد التصدير ولكن كل الماكينات التي تصنع وتصدر يجب مراعاة المعايير التركية ومطابقة للمواصفات القياسية الاوروبية ويجب ان يتوفر كافة الشروط المطلوبة مع شهادات الجودة لهذه الماكينات ونحن لدينا كل هذه الجودة مع شهاداتها، وكافة المواد المستعملة في الانتاج والمستلزمات يمر عبر وموافقة مهندسي الجودة لدينا ويتم استعماله بعد الموافقة عليها، ولدينا مهندس يعمل فقط في هذا القسم.

 

 

هل آثر الاضطرابات والازمات التي تحدث في منطقة الشرق الاوسط على التصدير لديكم؟ وماهي الاسواق الجديدة التي تبحثون عنه؟

إن السوق الخارجي لدينا ومنذ فترة زمنية بعيدة مركزة على كازاخستان والجمهوريات التركي في المنطقة هناك وبعد التقرب من سوريا ققرت فتح سوق هناك وقمت بفتح مكتب لنا في مدينة حلب وكون سوريا لديها 29 اتفاقية تجارية حرة مع الدول العربية وكنا نقوم بالتجارة مع العديد من الدول وكنت ازور مكتبنا في حلب بالشهر عدة مرات وكنا نعمل على لوبي موحد وبالتعاون مع منظمات المجتع المدني للقيام بإتفاقيات تجارية مع دول المنطقة وكنا ننظم لقاءات ومعارض وندوات مع شركاؤنا في العمل في الدول العربية، وكما قمنا بتأسيس جمعية لرجال الاعمال العرب والترك في مدينة غازي عنتاب وكنا نعمل في مركز واحد مع فرعين لنا. ومع الازمة السورية ذهب كل ماقمنا به في سوريا ادراج الرياح ولم نتمكن من استلام بدل الصادرات التي قمنا بها ولم نتمكن من القيام بالتجارة هناك وكما قلت سابقا هم شيء لدينا هو " منفعة دولتنا" ولذالم نتوقف واستمرنا في المضي قدما واتجهنا نحو روسيا ودول المحيطة بها وإننا نعمل على تقوية البنية التحتية في السوق الروسية وقمنا بتعيين كادر روسي من مواطني روسيا له الخبرة في السوق الروسية من اجل متابعة السوق والتسويق الاستراتيجي في المنطقة وهذه البداية ونأمل الموفقية بإذن الله في المراحل المقبلة.

 

وفي النهاية، هل لديكم ماتودون اضافته للحوار؟

لقد كان لدي الفرصة للعمل مع ثلاثة من رؤوساء اتحاد منتجي الماكينات ولاربعة دورات متتالية وكنت ولمدة 12 س

Haber Merkezi
02.02.2020

Yorumlar (0)

+ Yorum Yaz

Diğer Haberler