TERÖR VE MEDYA

 

“Eğer dikkatli olmazsanız medya sizin iyi insanlardan nefret etmenizi, kötü insanları ise sevmenizi sağlar”   Malcolm X

Güvenlik sorunu ve terörizm çok eski olgulardır. Terör ve terörizm konularında birçok farklı tanım bulunmaktadır. Bu nedenle, kavramları zihinlerde berraklaştırabilmek için özet bir tanım ile ifade ettikten sonra esas konumuz olan terör ve medya ilişkisini anlatacağım.

Terör; cebir ve şiddet kullanarak; baskı, korkutma, yıldırma, sindirme veya tehdit yöntemlerinden biriyle kamu otoritesini veya toplum yapısını yıkmak için girişilen korku ve yılgınlık saçan şiddet hareketleri olarak tanımlanabilir. Terör, dehşet ve korkuyu belirtirken terörizm, bu kavrama süreklilik ve siyasal içerik katmaktadır. Buradan hareketle terörizm, “Savaş ve diplomasi ile kazanılmayan sonuçları elde etmek, korkutmak ve itaat ettirmek için bir teoriye, felsefeye ve ideolojiye dayanılarak siyasi maksatlarla, iradi olarak terör ve şiddetin sistemli ve hesaplı bir şekilde kullanılmasıdır” şeklinde tanımlanabilir. Bir başka ifade ile 'Terör' düşman bir ülkenin direk saldırıda bulunmaya cesaret edemediği ülkelerde giriştiği vekâlet savaşının adıdır diyebiliriz. İnsanlığın varoluşundan bugüne kadar devam eden terör eylemlerinin en önemli amacı, kamuoyunun dikkatini çekmek ve seslerini tüm topluma duyurmaktır. Terörizmin orijinine bakarsak, tüm insanlık tarihinde sistematik olarak örgütlenmiş gruplar vardı.

Romalı bir Yahudi tarihçi olan Josephus Flavius yazılarından, Roma’nın Filistin’i işgal etmesiyle, aşırı bir Yahudi grup olan Sicari hakkında çok şey öğrenmekteyiz. Sicariler köktenci ve aşırı yurtseverdir. Çoğunlukla diğer Yahudilere gün ışığında, tatil günü kutlamalarında paltoları veya elbiselerinin altında sakladıkları Sica denen kısa bir hançerle saldırmaktaydılar. Saldırılar parası olanlara, rahiplere ve herkese karşıydı. Bunlar arşivleri yaktılar, sarayları ateşe verdiler. Şehir dışında Romalılara karşı gerilla savaşı yaparken, şehir içinde yani Kudüs’te terörist faaliyetler uyguladılar.  Eylemlerde önemli olan, kişilerin vahşice öldürülüp bunun da birçok kişi tarafından izlenmesiydi. Eylemlerde korku salmak ve amaçlanan siyasi hedefe ulaşmak önemliydi.  Bunları yaparken, dehşet saçarak ve endişe yaratarak halkı baskı altına almak istemişlerdi. 

Terörizmin ilk örneklerine başka bir örnek ise Haşhaşilerdir. Bu tarikatın kurucusu Hasan Sabbah, Kuzey İran’da Kum kentinde dünyaya gelmiştir. Haşhaşiler dağlık alanda bulunan birçok kaleyi aldı ve bunların ilki olan Alamut 1090 yılında ele geçirildi. Daha sonra faaliyetlerini şehir merkezlerine kaydırmaya başladılar. İlk şehir suikastları Büyük Selçuklu Sultanlığının Baş veziri Nizamülmülk’e karşı olmuştur. Takip eden yıllarda Haşhaşiler Suriye, Filistin ve İran’da faaliyetlerini sürdürdü. Çoğunlukla Sünniler ve aynı zamanda Hıristiyanları öldürdüler. Hareketlerinde büyük bir gizlilik ve ustalık vardı. Haşhaşiler, uyuşturucu vererek kendisine bağladığı grupları itaatkâr ve disiplinli hale getirmiş ve uzun süreli bir oluşumla kendisi için siyasi kazanımlar elde etmek amacıyla çalışmıştır. Eylem şekilleri sebebiyle, İngilizce’de “suikastçı” anlamına gelen “assassin” kelimesi Haşhaşi kelimesinden türemiştir. Bir diğer açıdan bu konuya bakarsak, terörizm ile uyuşturucunun bir araya geldiği görülmektedir. 

Hitler Almanyasında ırkçı ve dini nedenlerle Yahudi ve Çingenelere baskı uygulanmış; savaş öncesinde ve esnasında devam eden Hitler terörizmi, milyonlarca kişinin ölümüne sebep olmuştur. 11 Eylül saldırıları sonrasında bir milat olarak, sınırlı alanlarda faaliyet gösteren terörizmin artık sınırları aşan bir şekil aldığı görülmüştür. Bu saldırılar nedeniyle terörizmin küreselleştiği, terörizmin artık yaygınlaşmaya başladığı ve dünya geneline yayıldığı genel anlamda kabul görmüştür. 11 Eylül saldırıları Batılıları o kadar etkilemiştir ki, Batılılar terör sözcüğü ile El Kaide’yi ve Müslümanları bilinçli sürdürülen propagandaların da sonucu olarak aynı yerde görmeye başlamıştır.  Terör örgütleri, küreselleşmeyle ve dünyada teknolojinin gelişmesiyle birlikte bunun faydalarından yararlanma yoluna girmiştir. Böylelikle teknolojinin gücüyle ses getirici eylemlerini daha geniş kitlelere ulaştırma şansını yakalamış; ayrıca eleman kazanma açısından bakarsak, özellikle sosyal medyanın kullanılmasıyla gençleri daha fazla etkilemiştir. Çekilen dehşet ve propaganda görüntülerinin kitleler üzerinde etkisi çok fazla olmuştur. Bu duyurma işine aracı olan en önemli enstrüman ise medya olmuştur. Yaptıkları eylemler sonucunda gazete ve dergilerin manşetlerine çıkmak; buralarda belli bir süre kalmak; kitleler üzerinde farkındalık yaratılmasında ve terör örgütlerinin amaç ve ideolojilerinin tanıtılmasında büyük yer tutmuştur. Böylece terörizm medya organları sayesinde hedefine hem hızlı ve etkili hem de sıfır maliyetle ulaşmaktadır. Uluslararası güç örgütleri kurdukları maşa terör örgütleri ile insanları korku ve zulümle yıldırmaya çalışırken medya vasıtasıyla da bunu pekiştirmekteler.  Bu maliyetler ve emekler sonucu kurgulanmış büyük bir senaryo. Bu durum maalesef birçok ülkede başarılı olabiliyor. Eğer devletler bu tehlikeyi göremeyip önlemini alamazsa ileriki yıllarda ülkelerinin işgal edilmesi işten bile sayılmayacak. 21.yüzyıl vekâlet savaşlarının zirveye çıktığı yüzyıl olarak tarihin sayfalarında yerini çoktan aldı bile… Evvelce yazılı basını propaganda aracı olarak kullanan savaş baronları günümüzde görsel basını iliklerine kadar emercesine sömürü aracı olarak kullanabiliyor. Gelişen teknoloji insan yaşamında birçok şeyi kolaylaştırsa da, ciddi bir bağımlılıkla birlikte, bilerek ya da bilmeyerek bazı örgütlerin destekçileri veya savunucuları olmaktalar. Gelişen teknolojiyle birlikte terör örgütleri yeni imkân ve kabiliyetler kazanmıştır Kitle iletişim araçlarının bu denli gelişmesi ve yaygınlaşması terör eylemlerinin ve eylemlerin etkilerinin daha geniş kitlelere yayılmasına yol açmıştır. Öyle ki geleneksel medyada yer alan görseller, haberler terör örgütlerinin propaganda aracı haline gelmiştir. Bununla birlikte terörist gruplar, geleneksel yöntemlerin dışında teknolojiden ve sosyal medyadan da faydalanarak eylemlerini daha görünür hale getirmiştir. Böylece kamuoyu örgütten çekinmeye dolayısıyla yaşamını kısıtlamaya buna bağlı olarak örgütle mücadelede yetersiz gördüğü otoriteye öfke duymaya başlar böylece örgüt dolaylı olarak bir taşla iki kuş vurmuş ve amacına biraz daha yaklaşmış olur.

Her terör örgütü için “meşru yönetim” doğal düşmandır. Yüzyıllar önce Haşhaşiler’in uyguladığı eylem biçimlerine benzer yöntemi yüzyıllar sonra IŞİD/DEAŞ terör örgütü kullanmıştır. IŞİD/DEAŞ tüm dünyada yeterince ses getirmek için eylemlerini kayıt altına almış ve örgüt Youtube, Twitter, bloglar, mesajlaşma sistemleri ve çok sayıda başka platformu kullanarak hem propagandasını yapmış; hem de gerçekleştirdiği şiddet eylemlerini sergilemiştir. Örgüt, böylece, istediği konuyu ön plana çıkarmıştır. Taraftarlarını büyük ölçüde başarıyla harekete geçirebilmektedir. Eylemin şiddeti ve vahşiliği tüm izleyenlerde korku faktörünü tetiklemiş buna bağlı olarak da örgüte direnmek, aynı talihsiz sona uğramaktansa biat etmek noktasına kadar gitmiştir.

Bölücü terör örgütü PKK ve FETÖ’de tv, radyo, dergi, gazete vb. sair kanallarla propaganda yöntemi olarak medyayı kullanmıştır. Hala da kullanmaktalar. Terör örgütünün yetiştirdiği elemanları, Twitter üzerinden her dilde konuşarak yoğun propaganda faaliyeti yürütmekteler. Ayrıca Facebook’ta ise örgüt tarafından üretilen materyaller dağıtılmaktadır. Medyanın terörizmin amaçlarına ulaşmada kaktı sağladığı, pek çok eylemin medyada yer bulacak şekilde gerçekleştirildiği; günümüzde terör olaylarının sınıflandırılmasında “medya merkezli terörizm faaliyetleri” ve “medya merkezli olmayan terörizm faaliyetleri” olarak yeni yaklaşımların geliştirildiği vb. tartışmalar öne çıkmaktadır. Teröristlerin ruhu, kitle psikolojisiyle kaybolmakta ve yok olmaktadır. Herkesin artık ortak bir amacı vardır. Şuursuz ve iradesizdirler. Neyi neden yaptığını bilmeden eylemlere katılabilirler. Teröristler, terörist grup içinden yapılan düşüncelerin aşılanmasına kendini teslim eder. Artık sürü haline gelmişlerdir. Değerlendirme yapma ve yargı ortadan kalkmış; şiddet eğilimli ve saldırgan hale gelmişlerdir. Tahammülsüz ve kural tanımazdırlar.   Terör örgütleri medya vasıtası ile taleplerini iletme, kendilerini ifade etme ve farkındalık yaratma fırsatı ele geçirirken; diğer taraftan medya haber elde etme fırsatını yakalamaktadır. Terör örgütler, medyada yer almakla, düşmanca mesajlarını karşısındaki güvenlik kuvvetlerine ve halka duyurma imkânı elde eder. Bunları neden yaptıklarını ve buradaki amaçlarını şöyle sıralayabiliriz:

a)Propagandalarını yapmak ve hedefledikleri kitle üzerinde korku uyandırmak,

b)Kitleleri amaç ve hedefleri yönünde seferber ederken bu amaçlarını ve hedeflerini tanıtmak,

c)Güvenlik güçlerinin bazı uygulamalarının hukuka aykırı olduğunu göstererek halkın gözünden düşürmek,

d)Sempati besleyenleri ve destekçilerini artırmak,

e)Örgüt elemanlarını davalarına daha fazla çekmek, sadakat yaratmak ve onları cesaretlendirmek, 

f)Örgüt içerisinde haberleşme sağlamak,

g)Uluslararası arenada bilinirlilik sağlamak,

h)Dış destek sağlamak. Bunlara ek olarak teknolojik medya ortamlarında denetimin olmadığı ve hatta iletişim teknolojilerinin kolaylıkları nedeniyle teröristlerin kendi medyalarını da oluşturdukları bilinmektedir.

Medya, terör örgütleri tarafından etkin bir şekilde kullanılırsa, halk kendini günlük yaşamda huzursuz ve korunmasız hissedebilir. Devamlı terör saldırılarını yaşama korkusu, insanların psikolojisini bozabilir; günlük yaşamdan uzaklaştırabilir. Hatta bazen insanların toplu bulunduğu yerlerden uzaklaşma isteği; bir terör saldırısına maruz kalındığında neler yapılacağı veya bir saldırıdan nasıl kurtulacağı uzun süre insanların zihnini meşgul edebilir. Terörden endişe duyan insanların, otobüs beklerken veya yolda yürürken bir terör saldırısı anında kendilerine kaçacak yer aramayla ilgili devamlı zihninde bir fikir olması ve kendine kaçıp kurtulacağı bir yer araması, olayın boyutunun ne kadar tehlikeli olabileceğini gözler önüne sermektedir. Terör, kitlelerin psikolojisini bozabilmektedir. Medyada güvenlik güçlerinin şehitleriyle ve yaralılarıyla ilgili verilen haberlerin aşırılığı, halkta bir güvensizlik duygusu yaratabilir. Tartışma programlarında haritalar açılarak yapılan değerlendirmeler; teröristlerin neyi doğru, neyi yanlış yaptığına dair analizler; güvenlik güçlerinin zafiyetlerini ortaya koyduğu gibi, teröristlerin de daha sonraki eylemlerinde zafiyet gösterdikleri alanda artık yanlış yapmamalarına ve önlem almalarına yol açar; yani teröristler bir nevi eğitilir. Yayınlanan haberler esnasında, örgüt isimlerinin sık sık tekrarlanması, örgütün reklamının yapılmasını sağlayarak örgüt propagandası haline gelebilir. Bazen medya kuruluşları tarafından terör örgütlerinin yöneticileriyle yapılan röportajlar, bu yöneticilerin imajlarını güçlendirirken, tehditkâr söylemleri de yine halkta korku uyandırabilir. Terörle ilgili haberler iyi bir gelir olduğundan dolayı hem izleme rekorunu kırmakta hem de haber ihtiyacını karşılamaktadır. En çok seyredilen, izlenen şiddet haberleri olduğundan medyada terör haberleri ilgisiz kalmamaktadır. Medyada yer alan bir eylemin görüntüsü, iletişim teknolojisinin de gelişmesi ile birlikte milyonlarca insana ulaşmaktadır. Bununla birlikte terör eylemlerinin gerçekleştiği anda ortaya çıkan haberler ve görüntüler, zihinlerde önemli izler bırakmaktadır. Bir eylemin medyada sürekli olarak yer alması hatta yapılan eylemin naklen görüntülenmesi ve saldırı anının insanlarda yarattığı şok etkisi beraberinde korku ve güvensizliği getirerek toplumu kontrol altında tutmaktadır. Böylece terör medyadan beslenirken, medya da reyting yapmaktadır. Medyanın esas görevi, kişilerin haber alma ihtiyacını karşılamaktır. Ancak bunu yaparken son derece hassas ve dikkatli olmalıdır. Medya terörle mücadeleye destek vermelidir. Spikerlerin haberi veriş şeklinden gelen görüntülere; basında çıkan haberlerden ve başlıklardan haberin veriliş şekline kadar çok dikkatli olunmalıdır. Terör örgütlerine bilmeden de olsa destek verilmemeli ve terör propagandası olabilecek haberlerden kaçınılmalıdır. Medya kuruluşları ulusal ve uluslararası güvenliğe karşı sorumlulukla ve terörle mücadeleye zarar vermeden yayın yapmalıdır. Terör örgütlerinin ve devletlerin medya ve sosyal medyayı kullanması konusuna gelirsek, devletler medyayı etkin kullanarak halkına doğru ve zamanında bilgi vermeli; medya kuruluşları sorumluluk duygusuyla ve meslek etiğiyle haber vermelidir. Terör eylemlerinin ardından soruşturmanın daha iyi yürütülmesi ve örgütlerin yapacağı propagandaların engellenmesi için kısa bir zaman bile olsa yayın yasağı getirilmeli, ancak süratle kaldırılmalıdır. Medyada terörün ülkeye verdiği zararlar halka anlatılmalıdır. Bir eylemin ardından muhabirlerin diğer kanallarla haber yarışına girerek yapılan eylemi değişik şekillerde anlatması ve hatta ekranda sanki rol yaparcasına koşarak ve heyecanlı bir ses tonu izleyiciye duyurması, ülkelerin terörle mücadelesine hiçbir katkı sağlamayacağı gibi zararının büyük olacağı açıktır. Onun için devlet yetkililerinin, ilgili güvenlik birimlerinin, terör uzmanlarının, medya temsilcileri ile bir araya gelerek tarafların beklentilerinin ve sorumluluklarının ne düzeyde olduğunun ortaya konulması adına ciddi çalışmalar yapması gerekir.

 

 

 

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI

Yorumlar (0)

+ Yorum Yaz